Wednesday, May 19, 2010

URANYUM OLMASA NE OLURDU?

Hepimizin bildiği gibi, yeni moda nedense enerjiyi uranyumdan elde etmekten geçiyor, yani nükleer santrallerden. Peki nedir bu uranyum,nasıl bir matafdır ki insanların tepkisine yol açmaktadır.Uranyumun böbrek, beyin, ciğer, kalp gibi organlara zararlı etkileri vardır. Zayıf bir radyoaktif madde olmasının yanı sıra zehirli bir metaldir.Uranyum aynı zamanda zehir üreten bir maddedir.Uranyum, doğada bulunduğu haliyle zincirleme çekirdek tepkimesine giremez. Bu nedenle atom silahları ve atom enerjisi santrallerinde yakıt olarak kullanılan uranyumun içindeki radyoaktif izotopların oranının arttırılması gerekir. Uranyum zenginleştirmesi denilen bu süreç sonucunda radyoaktif izotoplarca zengin yakıt oluştuğu gibi radyoaktif izotoplarını kaybetmiş zayıflatılmış uranyum da oluşur.

Buraya kadar uranyumun zararları ve tehlikeli olduğu gerçeğini göz ardı edersek, herhangi bir sorun varmış gibi görünmüyor. Çok az miktarlarda uranyum kullanılarak çok büyük miktarlarda enerji elde edilebilinir. Fakat uranyumun çıkardığı radyasyondan dolayı ancak özel binalarda ve kurşun mezarlarda saklanabilir ve uzun zaman radyasyon yaymaya devam eder. 

Bunların hepsini engellemek adına, yeşil enerji üretmek neden bizim tercihimiz olmasın? Yıllardır emperyalizme verilen savaş karşısında neden kendi sağlığımızı uranyum için pazarlık meselesi haline getirelim? Yeşil enerji diyorum: hayal edin ki bizde rüzgardan enerji elde edebiliyoruz. Çok da uzaklara bakıp hayal etmemize gerek yok. Çünkü istediğimiz sistem bugün başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa Ülkesi  tarafından yoğunlukla kullanılan ve hiçbir tehlikesi olmayan bir sistemdir.Rüzgar enerjisinin faydalarını şöyle açıklayabiliriz:

  • Atmosferi kirletici etkiye sahip gazların salınmaması,
  • Temiz bir enerji kaynağı olması,
  • Kaynağının tükenmemesi (güneş, dünya ve atmosfer olduğu sürece),
  • Rüzgâr tesislerinin kurulumu ve işletilmesinin diğer tesislere göre daha kolay olması,
  • Enerji üretim maliyetlerinin düşük olması,
  • Güvenilirliğinin artması,
  • Bölgesel olması ve dolayısıyla kişilerin kendi elektriğini üretebilmesi.


Uranyumun önümüzdeki 50 yıldan sonra kaynaklarının tükeneceğini biliyor muydunuz? Peki neden kaynağı tükenmek üzere olan bir kaynaktan enerji elde etmeyi tercih ediyoruz? Nükleer enerji santrali kurulan bir bölgede radyasyonun etkisini yetiştirdiğimiz sebze ve meyvelerde çok net görürüz. Fakat rüzgar türbinleri kurulan bir bölgenin çok yakınında ekilip biçilen bir tarladan çıkan ürünleri gönül rahatlığıyla yiyebiliriz. Bundan dolayı da diyorum ki, memleketimize sahip çıkalım, artık gözümüzü açalım ve görelim gerçekleri.


 
ss_blog_claim=2703e853cd41187b9b9a9f5b21642cac ss_blog_claim=2703e853cd41187b9b9a9f5b21642cac